SUÇ DUYURUSU !..

Burdaki  ismi geçen kişilerin , Kişilik haklarına saldırı kastı ile  değildir , bilakis  şikayetimdir , Bana fiilen yapılanlardır  burdaki   iddialar  , ilgili mercilere ve sorumlulara malümattır .




İSVİÇRE ve ZAZAİSTAN ( Günümüzdeki Lozanlılar)


Geçmiş yıllarda Uyuşturucuyla olan mücadelemde , gençlere faydam olsun demiş idim , fakat   bana pahalıya mal oldu , Devlet veya Devlet destekli güçler , bana elinden geleni yaptılar, fırsatını buluncada hālā yapıyorlar .
Nasılmı yapıyorlar onları sayalım ve sizde tedbirinizi alın , bu tür hışımlar sizede reva görebilerler , önce şunu tanıyın Altın hilāl nedir ? Altın Hilāl bir isimdir onu karanlık işlerdeki Asya ve Avrupa yolundaki yolcularada denilir veya Uluslar arası uyuşturucu trafiğide denilir , özetle bu demektir .
Neden beni hedef seçtiler ? orta yerde pek hālā pek çok Kürt Avrupada kıyak , kıyak yaşıyorda sen gibi bir kürt ozanı ve kürt dili ustası ikem neden  sende huzur içinde değilsin  ? diyenler elbette olacaktır .
Birincisi Dedelerim Ağrı isyanını ile Lozan konfıransı sonrası  sınırı  ilk tanımayanlardır ve ilk kez kürt dünyasına  siyasi bir bayrak kazandırarak  uzun bir  Kürtlük geçmişine sahip bir Aileden olmamdır .
Bayrağın ilk ismi KESKE SOR  idi yani gök kuşağından esinlenerek  teşkikl edilip KANİKORK köyüne Ağrı dağı çevresi bir köyde dikerlerken  el verdiğince bayrak renkleri , tonları gök kuşağının tonu gibi olması için  o günün şatlarına ve imkānlarına göre hazırlamışlar  ve dikmişkler , bunun sancısını ve  acısını bana çıkartmakla güya intikam alıyorlar .
Sinsice saldırıları anlatıyordum ,tabi tarihin hatırlanması içinde bazı  Aile öz geçmişimide hatırlatmalar olsunki  okuyucu iklemde kalmasın , Durup durulan yerde kimse kimseye saldırmaz , bir sebebi olmalıdır , bunun için sitede KİTABET @ bölümünde siyasete girmeden Aile tarihim ile ilgili özetler verilmiştir .
Saldırganlarda nasıl ve hangi yöntemi kullanıyor , burası İsviçre medeni diye tanıtılan bir ülkede bana reva görülenlerdir,  Devleti veya Devletleri zor durumda bırakan  bazı kişileri ne edip , edip onu İsviçre dışından bir ülkeden İsviçreye gelmesi veya getirilmesi ,Ben örneğinde olduğu gibi  sağlanıyor  , bu gerçekleşirse planın ilk aşaması tamamdır demek .
Aşama aşama sonrası , kafayı deniştirme operesyonu devreye girer , örneğin ev , oda havalandırma mazgalından , mutfak koku arıtımı , tualet koku arıtımı mazgallarından içeri gaz sızdırmak veya  eve gelen su borusundan dışardan su yolu ile ilaçlama yötemi veya alış veriş yaptığım yerlere girip oradan gıda yolu ile yan etkili ilaçlar yedirip , onu hastahanelik edilene kadar bu devam eder .
Hasta genellikle  kafa sorunu yani psikolojik sorunlu olabiliyor  ve akabinde  o kişinin sağlıklı biri olmadığı yaygarası için ,ayaklı vede ayaksız kiralık basın yolu ile sağlanır , bunun yanı sıra o kişinin eski  açıklamaları veya iddaları çürütme yöntemi devreye sokulur.
İşte bu kişi delidir veya aklı başında değildir damgası damgalanınca , kiralık basındanda destek sununarak  o kişi boşa çıkarılır , yani bana yapılmak istenenler ve plan , tezgah budur , bunlardır .
Bu işleri genelde özel dedektifler humeniter adını kullanarak veya gerçek humeniter kurumlara sızarak kurbanlarını oradan temin ederler .
Saldırılar  nöbet , nöbet olur , yani sürekli biri yapmaz , saldırıya maruz kalanın mahallesi  yani oturum alanındaki her İsviçreli bu durumu  bilir ama sesini kısar çıkarmaz .
Kimileride gırgır geçercesine çevrecilerin  bayrağını evinin önünde dalgalandırıp kendini çevreci yani gerçekci , İnsancı görünümüyle emellerini , yüzlerini gizlerler , Zazaistan Mitin bazı aslını inkaredenlerle Ankara'da Kuruldu İsviçre'de bu fikirin temsilcisi İsmi DURARAN  olanan kişi ve yandaşları ile temeli atıldı yani zazaistan fikri mit'in paravan  tutumuyla hayata geçirilmek istendi .
İsviçrede şunada şahidim , dıştan bazı Devletlere tahsis edilen özel evler var , kendi ülkesinde iken biri eger Devletle sorunlu ise , onu İsviçredeki o evlere ikāmeti sağlanır , bu tutar ise artık kuş kafestedir , ama tarafsızlık var ? evet var hep sözde var olduğunu gördüm , kenardan köşeden bana saldırdıklarında tarafsızlık hep seyirciydi !..
Bana saldırı için iki bayan kiralanmış ve görevlendirilmişti  bayanlara , korkmayın biz arkanızdayız  siz itekleyin onu şu yere veya bu yere  gerisi kolay  dercesine dıştanda destekleniyordu , bunu sağlamanın ilk şartı kurban ile önce  arkadaşlık ve dostlukluk sağlandıktan sonra sürdürülür , bazen kurbanın o çapraz saldırılarındaki şaşkınlığını ve son hāline bakmak için ve yakından görmekm için  birileri çıkar  , yine yardıncı sevecen roli ile gelenler olur , tabi bunlarında maksadı kurbanın son fikrini yoklamak ve bu bilgileri saldırgan tarafa aktarmakla  , küçük çaplı bir ajanlıkta yürütülür .
Bundan korunmanın bazı pratik yanlarını bilen yabancılar var , var olmasına varda , onlar şeytanlaşmış kişilikleri ile başka yollarla  saldırırlar , örneğil içlerinden bir kaçına deli raporu çıkarılmıştı , bu raporlular serbestce saldırır  .
Adli bir durum ortaya çıkar ise raporlunun cezayi müeyyidesi  yok yani  ceza ile bağlıyıcı olan fiilller hapishanede değil , bir sağlık tedavi merkezinde bir kaç gün tedavili gözetimden sonra salınır  ve  tekrar görevini devam eder , kurban  secen tarafsız  beyler ve hanımlar .
Bana uygulanan buydu ,  Bana saldırganın birini hastahanedeki müşāhede altında tutulurken  ziyaret bile ettim , hediye götürdüm ve utandı , yaptıklarına herhālde pişmandı , bu işlere yani  yabancı karşıtı güçlerle aynı kulvarda bayrak yarışı yapanlar ,ve Müslümanlığa saldırmayı adet ve gelenek hāline getirmiş bazı alevileri , İsviçre kızıl hacı ile zamna zaman bir araya gelip  kızıl kadeh tokuştururlar .
Ataların sözleri boşunamı ?  hayır !.. Tencere yuvarlanır kapağını bulur , Biri kızıl baş otekisi Kızıl hac , Bende bir kez davet edilmiştim , şarap kadehini değilde limonatalı bir kadeh kaldırmıştım , bu kedeh daha sonra kaza süsü verilerek kafamda parçalmıştı .  
Bir ara Baselde Alevi sorunu için Devletle masaya oturma girişimi oldu , sonra anlaşıldıki kürt davası içinde bazı  Zazaistan fikirlileri buna yeltenmiş , tabi çabuk uyandı kürt alevileri , kürt davasını kaydırıp kaygan bir  ortama kilitlemek , sonrası kolay , zaten onlar kendilerini kürt sanmıyor .
Kürt davası öylesi ellerde olma taktiği , Lozan biçimine benzeyen başka bir usul ile davayı orada sektelemek , boğmak , kürtleri yine kürt gibi olanlarla şaşkına çevirmek , māruz kalması tasarlanıyordu ve dayatılıyordu .
Sayın A. Öcalanda aynen böyle sahiplenildi ve  bu tür yöntemlerle safdışı edildiğini bilmeyeniz yok herhalde  , Sayın  öcalana komplo sonrası  ERNK  aniden siyasal sahneden atıldımı ? saklandım ?  bunun tefaruatlarını kürt basını  girmedi veya geçiştirildi .
Sayın  A. Öcalana komplo yapılmakla  aslında sıra davaya koplo yoktu , bilakis davayı Öcalanın elinden almak başka ellere vermek vardı , Batı dünyasının normlarına bağlı , bu yollara sadık kişilerin veya yeni oluşumların devreye sokulması planı vardı , fakat kürt o eski kürt değil idir , bulardan kısa zaman sonra haberdar olacak ve hiç Öcalan fikrini bilmeyemlerde , onun kişilik hayranı olmasada fikirleri bir iksir ve bir çıkış yolu  bilinciyle onları severek ezberliyeceklerdi .
Siyasetle dirilen kürt dünyası ayrı , ayrı partiler kursada tümü Öcalansız değildir , yanlız bir birilerine  nekadar Öcalancı veya ne kadar kürdüstanlı bir öz geçmişleri varı , yoku  veya cesaretler sorgulanıyor .
Dağda önür tüketen  kürt gerillası , davasıyla donmuş , buz bağlamış , bunlardır Kürtleri cesaretle bu günlere getiren , şehirdeki bürosundaki veya iş yerindeki kürt değildir , Bu cesaretleri , bunları bire bir  Yunanistanda  kenarda köşede saz ile yaşarken , aynı buz ve karları açıkta naylon barınağımda ben ve arkadaşlarım soğuktan pişe , pişe getirenlerin cesaretidir onlara göz açtıran ve ayaklandıran  .
Neden kürt davasını Zazaistan yanlısı çevrelere peşkeş yolu deneniyordu ? neden el deniştirmeler yapılıyor ? buda başka bir biçimde günümüzdeki eski Lozan taktiği kullanarak , kürtlerin kaderi yine çıkmaz bir sokağa getirilip bırakılma gayelerinde  bu biçimde 1923 teki Lozanı örgütsel olarak kürt dünyasında tutmak , bir örgütü  yaşatmak gerek , idame ettirmek  bu çok elzemdi onlar için .
Fakat Rahmetli Şeh Sait toplu kırım idamında yaşı küçük olması sebebi ile idamdan kurtulan Şeh Abdurrahman efendiyle görüşmelerimde , Rahmetli Şeh Sait ile ilgili pek çok canlı anılarını anlatırken  Şeh Sait hareketi bir Kürt Hareketidir , hiç Zazaistan gibi şeyler telaffuz edilmedi , Ben Zazaistanı  Lavrio mülteci kampında duydum .
Ben Yunanistanda iken Lavrio kampında pek çok örgüt vardı onlar Zazaistan fikri bir tuzaktır , kürt gelişmesini  sektelemek için kullanılan Lozanvari bir taktiktir , demeleride her örgüt hem fikirde  idiler. Bunun nüvelerini İsviçrede görünce irkildim doğrusu , neden ? kürt davası içinde ani çıkış yapabilecek bir unsur sokulmuş ve  tutulmuş ? Bunun mimarı kim ?  diye çok sorulmuştu Lavrioda , Zazaistan fikri  yanıtlanırken bunlar kürt davasını kenardan tutma yolu veya davanın kenarından köşesinden tutuyormuş gibi davranıp kendilerini dost oluşlarını inandırmak için yapılıyor demildi , Lavrio mülteci kampında .   
Yani  Zazaistan fikirli onlara Lozan örgütü bile diyen oldu Lavrio kampında .
Kader o türden kumaşları  İsviçrede Lausende karşıma çıkarınca , bu bir raslantımı yoksa tezgahmı diye çok düşündüm , raslantı falan değil idi , düpe düz tezgaztı , Bana yüzüme  birlik ; hazırladığımız bu saflara katıl yoksa kurda , kuşa yem olursun , dercesine kendilerine çekmeler sık , sık oldu .
Ben ise politikacı değilim , politika sannaatı ben için yalan söyleme sanaatıdır Ben günde beş vakit namaz niyazla bu işin içine giremem , zaten elindem geldiği kadar kürt diline ve kültürüne hizmetim var , zamanım yok  yanıtını verip katılmadım çağrılarına .
Bu çağrıyı yapanlar yıllarca PKK adıyla oturup kalkmışlar , pkk ise bellidir , kürtlük için var olduğu kadar diğer halklarada var olan bir parti anlayışını sergilediler , peki neden  Sezar kuşatılınca bürütüsler  daha belirgenleşti ? ve neden Zazaistan fikirli olanlara , hālis muhlis İsviçrelilerce ,  onlara pirim verircesine cesaretlendirdiler ?
Bu hālis muhlis İsviçrelilerden X kişi destekli  daha Sayın öcalan Suryede iken  ERNK toplantısına  gönderilip ve orada öcalan Avrupaya gelebilirmi ? gelemezmi ? vede gelez gurubunun başlarını çeken kişilerle kol , kola hemde Bana kinayene adımlarla yürüyüşlerin yorumunu ilgililere bırakıyorum .
Ben Tarih yazıyorum siyaset benim işim değil , kürt davasının Türkiye tarafındakilerin en güçlü birlik oldukları dönemde ben Yunanistandaydın , gördümki o günden bu güne kadar  dağılmalar ve sonrası oluşumlar tekrar dağılmalar tekrar oluşumlşar bir birini izlerken bunun seyrini deniştirenler yabancılardı  , hangi yabancılar ?
Bu yabancılar hālis muhlis İsviçreli gibi olan yabancılardı , hep arkadaş , dost ola , ola ve yardım edile ,edile içlerine sızıldı ,  kürt hareketine ve hani  o eski  böl parcala yönet taktiği yerine  sahiplen koruma altına al besle sonra kurda kuşa yem et yöntemi uygulandı .
Kulandıkları kişiler zaman , zaman kürt olduklarını dile getirlersede , tipik yapıları hiç o kadar becerikli ve uyanık cinsinden olmayanlardı , Öcalan Avrupaya gelemez şartlar olgun değilidir işte bu kişilere söyletiyorlardı , Ben o tarihlerde Lausende kendini yakıp şahadete ulaşan  rahmetli Bedirye taş gillerin mahallesinde  Hofmatstrasse oturuyordum .  
Bu dayatmanın arkasında hālis muhlis İsviçreli  kişiler vardı , Benim Aile tarihimi , sitede yayınlanmadan çok önceleri , nerdeyse benden iyi bilenler vardı İsviçrede , Rolf kuster isimli bir adkadaşım var , bu kişiyi kullanmışlar ta Aile ve yakınlarıma gönderip  ordan yerinden bilgi edinme ihtiyacı için  , Rolfi affetim ama birdaha öyle naneler yeme diye arkadaşca nesihat ettim  ( Kusura bakma Rolf kuster dostluğumuzun devemını arzuluyorum !..)
Başıma gelenleride tarihe mal olsun diye anlatıyorum , Ben şu veya partili vede örgütlü biri değil , dün beni nasıl tanınmış iseniz bugünde öyleyin , çok düşündüm bu pislikler bilinmesin , dostluklar zade almasın , dünyanın bu günkü  çekişmeli ortamında başıma gelenleri , yakınlarım duymasın , fakat durmuyorlar .
Yarın belkde  kendi suçlarını  Avusturya veya Türkiyedeki gibi , boynuma atıtıp suçlu ve günahkār biridir o , dememeleri için yapılanlardan toplumu haberdar etmem gerek , tüm İsviçrelileri değil bazı unsurların nasıl İsnviçrenin kaderinide Benim şahsımda oynadıklarını bilinmesi içindir meramım .
Kısacası karanlık emelliler nasıl Sayın A . öcalana sahip çıkıp sonra onu kurda , kuşa yem ettilerse benide güya  korumamız altındadır , onu koruyoruz , yardıma ihtiyacı var deyip sahiplene , sahiplene fakat saman altındanda su akıtıp  huzur içinde yatmak isteyenin yatağını ıslatır gibi huzurumu kaçırıyorlar .
Al buyrun tanıyın Kızıl hac , Beni Yunanistandan evirip çevirip İsviçreye getirdi , Yunanistandaki kötü konsept grubundan olanınıda , Belediyelere sosyal işler görevlisi için atandı ve sonra ; Biz besledik  pişirdik buyrun atıştırın dercesine , kurda kuşa yem edildik , yok öyle değil ise peki  İsviçre tarafsız Yunanistanda o gibi işlerde ne arıyordu ve 14 yıldır ne diye resmi belgelerim ve yasal hakların verilmedi saklanıyor ?
Kürtçe leksikografisini hazırlamaya başlarken  hiç bir yardıncı gelip sen bilgi sayarda yenisin , bilgisayar çalışma yönteni budur , veya bilgisayarın  , sağlıklımı ? değilmi ? hiç soran olmadığı gibi ,kontrole çağırdığım hālde gelende olmadı , iki kez Doktorluk oldun , bir kez Basele kulak kontroline gittim  yinede sorumlular bunu bildikleri hālde  neme lazımcılık oldu .
Bilgisayarıma gelip düzenli çalışma için tehnik yardımlar edilmedi yanlız Devletin verdiği emekli maaşımdan kesip bazı bilenlere koştum teknik yardın istedim ,  öldürülmek istenilen kürt dilidir , yardımsız ve çaresizce kürt dilinin temeli yükseltiliyor , yoksa kürtlere laik değilmi bu temeller ?
Evet durunum bu , fakat  şunu iyi bilmelidirler  ben her halkın dostu ve kardeşiyim , hangi halka faydalı olacaksan ve elimden geliyorsa hiç bir güç beni yolumdan alıkoyamaz , faydalı olmaya her  zaman  bir İnsani görev sayarım .
Bakın bilim çevreleri ne diyor ; Her beş veya on yılda  bir kaç lisan yok oluyor , yani bir milletin dili tarih sahnesinden siliniyor ve ölü diller sırasına geçiyor , bu durum hiçmi bizi ilgilendirmiyor ? bu acıklı durum için önlemleriniz ne ölçüde ? Komplolar  yapılır ama o koplolar  Kürt halkı ve diğer halkların tarihinde yazılır , günü gelincede hesabı sorulur , kul sormaz ise Allah cc sorar .
Bunu önlemek gerek , her insanım diyen elinden ne geliyorsa dilleri yaşatmak için birşeyler yapmalıdır , bu dünya barışındaki  bahçeye dikilen bir fidan gibi olur . meyveleri gelecek nesillere yarar.
Bu gibi  olalım , faydalı olmak , dürüst davanmak erdemliliktir ,benim başıma  indirip parçalanan kabaklar yarın  sizinde başınaza sırası gelince , işleri bitince belki daha büyüklerini  indirip parçalayabilirler, zaten emellerine basiret gözü ile bakılınca her gün birinin kafasında kabak iniyor ve parçalanıyor .

Son söz Kürtlere hazm edemiyenler Milleti ünlemede takma isimler kullandılar Kart kurt ismini kullandılar ikinci takma isim mağra insanları benzetmeyi yaptılar en açısı ise Gerilladan biriyle sohbet ederkek mühtavası öğrendim KURO takma adı , bu takma zaza kürtlerinden çıkışlı idi Aleviler bu isim ile kürtleri çağırıyorlardı , yani KURO takma ismini kullananların akibeti belli oldu  , Zazaistan fikride yine Zaza alevilerinden çıkışlıdır. Kürt ulusal Tarihine saygı ve hurmet edilmedi , Kurt ulusal davasını ikinci elde tutup Alevi sorununu birinci elde tutma devam ederse Kürdüstan beş yıldızlı halinden dört yıldızlı hale kayar , özetle yazdım bunları bir yere not edin .
KURO , KUYRUKLU KÜRTLER ,MAĞRA KÜRTLERİ ,KART KURTCULAR , HANZO LAR , VAHŞİ KÜRT'LER İşte bunları  narin , latif inceliği olmuyan manada kullanıyorlar , Bu doğrudan doğru kürtleri aşağılamak için , hor görmek için kullanıyorlar, hakir görmekle toplum dışına atılmak istendi , Bir fikir örgütüden öteye geçemediler.
bu örgütte olanlar Şiddeyle kınanmalıdır .
Saygılarım ile !

Saldırı var saldırı medeniyet bahçesinde hurya .. saldırı !..
Köstebeğemi ? dedi hayır, şaplattı ve gösterdi  çıplak  baldırı (!?)
Nöbetleşe , nöbetleşe gizli ve sinsice ... Kürde baş kaltırmayın !.
Mevsimler kurak , kurak yeşertmeden savdılar o güzelim baharları .
***

Para ; Kağıttan ve demirden muhteşem bir saray 
Oturmuş içinde bayan ile bay , nedimesi hay hay
Penceresinden görünürdü bir gece  kondu kenarı
Cevresinde koşardı  neşe , parmakla değil göz ile say .


Hepinizi sevgi ve saygıyla selāmlarım !.. Allah münāfıkın hışmından İnsanlığı korusun .
Nebi güler
2 / 10 / 2006

******************************************************************************************************









SUÇ DUYURUSU !..


Burdaki  ismi geçen kişilerin , Kişilik haklarına saldırı kastı ile  değildir , bilakis  şikayetimdir , Bana fiilen yapılanlardır  burdaki   iddialar  , ilgili mercilere ve sorumlulara malümattır .




12     EYLÜL  İŞKENCELERİNDE  BÖYLE  AĞIRLANDIK !..
DEMOKRASİYİ  BÖYLE  RAYINA  OTURTUYORLARDI (?!)

12 Eylül Askeri darbe hakkında çok şeyler yazıldı fakat asıl 12 eylülü bire bir yaşıyanlardan hiç o kadar çıkmadı başına geleni yazmadı , varsada ben rastlamadım , Yazan oldusayda bunlar hiç duyulmadı , başıma gelenin özetini , hepsini değil bir kısmını yazmayı akıl etttim .
12 Eylül  Askeri darbe bir felaket idi , yanlız kendi halklarına değil bilakis Dünya İnsanı içinde bir felaket idi , çünkü bir çok çetelerinin projesi o zamanlar sahneye kondu , aptal yerine yanlız Türk , Kürt hakları değil bilakis Türkiye ile o demlerde bağları sıkı fıkı olan Devletleri aptal yerine saydılar .

Susurluk çetesi diğebilirimki Benim Sökedeki davam ile doğuş tarihidir , bir dönemin Bayan Başbakanı Çiller ve çevresi Kuşadasında Sedat bucağa koltuk çıkanlar rejin başındaydı , Susurlruk kazasından sonra bilindi isede geç bir bilgilenmedi .
Sazlı köye yerleştirilen ve kendilerini Siverek ,Viranşehirli diye bize tanıtılanlar PKK lı birini  katledip ismi merhum Halil çavgun doğru yazdığımı sanıyorum  , böylesi bir çatışmadan sonra PKK ile sorunlu olanlar idiler .
Bir çok bilinmeyeni , karanlıkta kalanları 12 Eylül 1980 lere uzanmalı hemde Benim Sökedeki Uyuşturucu davam ile olan meşakat yıllarımı deşmeli  , Deşilirse çok şey gün yüzüne çıkar ,  Asıl çetelerin veya jitemin  kuluçkalandığı alan orasıydı , aşama , aşama diğer alanlara yayıldı isede  Söke start yeriydi  , Kürtlere karşı  Rızgari  derneklerini birde Sazlı köyde o dönemlerde kullanıldı .
Yaklaşık 26  yıl geçti üstünden çok kişiye anlattım bunları taki gazetecilere bile tabi gazeteci derken mesleğinin erbabı olan var birde alaylı gazeteciler , en çok Ben alaylı gazeteciler ile bu konuyu konuştum biz Kürtrlerde azımsanmıyacak kadarda zaten alaylı gazeteci boldur , tabi çevremizdede boldur .
Ben hem erbanına hemde alaylı gazetecisine  anlattıklarım duyrulmadı yani yayınlanmadı  çünkü ALTIN HİLĀL DOSYASI  kapsamında anlattığım için haliyle UYUŞTURUCU gibi bir sirayetsel vakanın ucu bazı kendi çevrelerine değdiği için  ne işkencelerdeki geçen günlerimi nede  ALTIN HİLĀL  ile ilgili hiç bir şeyi yazlımadı .
Ben ALTIN  HİLĀL için bir özeti yazıyı
www.elat.ch Kitab @ menüde tutuyorum onu tekrar yazmaya gerek yok , Ben bu davadan tutuklanıp yargılanırken yani uyuşturucu ticaretlerine karıştığın için gördüğüm işkencelerdende bir özetini İnternet sayfamda tutup meraklıların merağını gidermeyi düşündüm .
Mahkūmlar  işkenceden nasıl geçiriliyordu , bir değıl bir çok  cezae vinde   farklı , farklı işkence biçimi olduğunu sevkten gelen mahkūmnlardan öğreniyorduk .
Söke ceza evinde  vana bozuk bahanesi ile borudan sızdırılan suyun koğuş bahçe avlusuna betona akıtılıp  geçe ve gündüz sürekli su sesi , su şırıltısı ile uyumak ve uyanmak vardı , su şırıltısı yaklaşık iki metre yüksekten betona dökülen sudan çıkıyordu , boru birkaç kez  Süleyman yedi gün isimli mahkūm arkadaş tıkadıysada çok tazikli fırlatışla tıkatılan tıkacı geridsin geri dışa atıyordu  .
Bitmez tükenmez o su şırıltısı ile geçen geçe ve günler , mahkūmlar defalarca şikayetci olmasına rağmen vana tamir edilmedi sonunda  mahkūmlar olmazsa biz kendi kesemizden masrafları temin edelim bu kızıldereli işkencesinden kurtulalım diye baş vuru edildiysede yine o işkence verici , ısdırap edici su şırıltılarına son verilmedi , su şırıltıları içinde mahkūmlar uyutuluyordu .
Yeni gelen mahkūmlar haliyle kafaları tıraş edilir sonra koğuşa atılırdı , Ben gelen mahkūmların tıraşlı kafalarına çok iyi dikkatle baktım bazı emāreleri önceden bazı mahkūmlarda gördüğüm için yeni gelenleri gözetimleyip gelişme ne yönde  olduğunu kavramaya çalışıyordum , yeni mahkūm kafa derisi bilinen dışarıda gürdüğümüz biçimde düz ve kırışıksız deri , Fakat  bir hafta geçince yavaş , yavaş kafa derilerinde kırışıllıklar belirirdi , dışarıdan gıda alınması yasak yanlız idarenin verdiği ile yetinmek zorundaydık .
Kafamızdaki olan o denişik deri kırışıklığın  sebebini dahada anlamış değilim , bu konu sağlıkcıların bileceği bir iş olsa gerek , onlar bilir ilaçtanmı yoksa başka bir sebeptenmi herneyse yeni gelen mahkūmda bir kaç hafta sonra kafa derisinde kırışıklar gözleniyordu .
Ben hakim Hüseyin Gönüle mahkemenin seyrini deniştirdiği için çıkıştım  , oda kürsüdeki kül taplasına uzandı , ben devanla  şunları dedin  SENİN  ADALETİN  BUNU  İSTİYOR  DEYİP  HAYALARIMI TUTTUM oda intikam alırcasına beni Sağmacılar ceza evine sevk edip bunun Adli tıp kontroli gerek bahanesini öne sürdü ve karar aldı .
Aslında Adli tıpe   gereken bir durum yoktu , onların maksadı sevk işkencesini takbik ettirip  beni yıldırmak , gözdağı verip Adliyedeki saltanatının  gücünü göstermek istiyordu  mafiya hakimi
Hüseyin Gönül , Mahkeme kararı ile Beni sağmacılar ceza evine  ve Adli tıp kontoli  için iki jandarma ve otobüs ile gönderdiler .
Beni sağmacılara sevk ettiklerinde Sağmacılar ceza evine ilk girdiğimde müşahede koğuşuna verdiler , aman Allahım o neydi , koğuşcusuda yoktu bakımı için ben kolları sıvadım , kardiyandan paspas vs temin ettim koğuşu bir baştan bir başa zeminini temizledim , Benim için temizlikci parası toplamak teklif ettilersede ben  kabul etmedim , orda iki çucuk tutuklu vardı bana biraz yardım etmişlerdi  onlar kendileri için herhalde biraz para toplamışlardı .
Sağmacılar ceza evinde işkence biçimi ise faklı idi  on veya onbeş gönde bir kez battaniyeler yıkanma maksadı ile alıp götürülürdü özel üretilen bitleri içine serpip tekrar mahkūmlara alın yıkandı , tenizdir diye verirlerdi .
Ben yeni olduğun için bazı mahkūm arkadaşlar beni uyardı ve yıkanmadan yeni gelen  battaniyeleri dikkatle kontrol ettim ,  doğruydu içinde bitler doluydu yeni yıkanmadan gelen dedikleri  battaniyelerin , bitleri iyice kotrol ettik beraberce , bitler aç yani hiç bir insan kanı emmiyenler idi çünkü insan kanı emen bit ile emmiyen bit arasında fark belli idi .
Bitler gelince aklıkları bir kaç gün içinde emdikleri kanlar ile renkleri koyulaşırdı , bazı mahkūmlar gerçekten aklen ve bedenen özürlüydüler bitlerden korunamıyacak kadar kendilerini koyvermişcesine bitkin yatıyorlardı , onlarada yardım ediyorduk en çok koyu renkli bitleri onların batteniyelerinde ve giysilerinde buluyorduk ve öldürüyorduk .
Namaz maksadı ile koğuşlardan namaz  vakitleri ceza evi mescidine gdip gitmelerine izin verirlermiş , Tabi bu  durum sūistimāl edenlerin yüzünden mescid kitkenmişti , yani namaz maksadı ile  hap veya esrar satışını mescidte yaptıkları için mescid kilitliydi .
Adli tıp kontrolini yaptılar , tekrar Sökeye  gitme hazırlığını yapın demişlerdi , Sağmacıların durumu buydu sevk zananı geldi bizi çağırdılar  tek , tek ellerimiz  sıkıca kelepçelediler birde ara zinciri ile bizi katarlayıp bir ring arabasına bindirdiler sağmacılardan ayrıldık , beş saat kadar zaman sonra bir mahkūm tualet ihtiyacı  gidermeyi istedi isede duyan olmadı , bir saat geçmedi mahkūm altına çişini etti sidik dabana sızdı kokusu hissediliyordu .

Yolculuk devam ediyordu  Bursa , Burhaniye , Manisa , İzmir buca , Söke , Milas , Muğlaya bırakılacak mahkūmlardık , hiç unutmadım ramazan ayı idi bende orucluydum , bereket benim tualet sorunum olmadı oruclu olmamdan olacak herhalde . Ring arabası sidikle dabanı kapladı  doldurdu .
Fakat mahkūmlara tualet ihtiyacında kaçarlar endişesi için verilmediğinden altına eden edene idi , ring arabası oturak  altları sidikle göletlendi , gölet , gölet sidik oldu , sidik seli  araba firen yapınca sahile vuran dalgalar gibi ön kasaya çaptıyor , gazlanınca sanki taşkın , sel gibi sidik arka kasaya çekiliyordu tabi ayak kaplarımızı yalatarak , çünkü Ring arabasının altı sac demirden idi  sidik göleti içnde işkenceyide ettiler .
O  kelepçe ve ring işkencesinde  kelepçeler kimi mahkūmları bilek kemiklerine kadar oyturmuş  kelepceler , tenlerinde kızıl , kızıl  kelepce izleri , bir birimizin kelepçelerini  azda olsa sağa sola oynattırıp veya ağzımızla , dişlerimizle kelepçeleri bilekteki yerlerini bir santimde olsa kımıldata bildikse oh ne alā bir nebze rahatlamaya çalışıyorduk .
İşkence yanlız kelepçeler değilki ring arabasının altı sidik göleti havalandırma yok çok küçük sağda ve solda iki parmaklı ve tel örgülü pençere dışarıyı bile görmek nerdeyse imkansız , Yanılmıyorsan ben bir tam gün ve geçe o işkencede kaldım ve Söke ceza evine tekrar teslim ettiler , ring arabası Milas ve Muğlaya doğru çekip gitti , gitmesine gitti ama  ben o işkenceden kurtuldum  fakat aklım fikrim içindeki mahkūmlarda kaldı .
Mahkeme günü geldi biz Söke Adliyesi mahkeme koridorunda elleri kelepçeli jandarma çenberindeyken Susurlukta  Aptullah Çatlı ile kaza geçiren Sedat Bucakta Söke Adliyesindeydi , ne ettilerse ettiler tüm zanlılar serbest bırakıldı , avukat Mahmut hoşgöz ve bir dönemde Millet vekilide olan  Sedat Bucak ileydi  Bu atmosferde Adli tıp raporu okundu ve cezayi müeyyidesi var denilip  8 yıl 4 ay cezayada çarptırıldım , 12 Eylül  lisanıyle al sana İnsanlığın bedeli budur denildi .
Bana verilen ceza Uyuşturucuya müdahale etmekten verdiler , tabi bunu açık seçik söylemediler , işimize karışanın cezası budur denildi .
Mahkeme tümüyle çete denetiminde geçti 12 Eylül yanlız bunları değil nerde bir , birine düşman , hasım bulduysa ve kafasına taktıysa  her ikisinide tutuklayıp aynı koğuşa tıkayıp birbirlerinede kırdırıyordu , böyle bir kalleşliğe bende māruz kaldım sol tarafımdan kalp yakınına şişle vuruldum , hende mahkemeden daha bir saat sonra kanlar içinde hastahanaye kaldırıldım , Doktor dedikleri biri gelip gözlerime baktı bir şeyi yok yaşayabilir deyip hiç bir   tıbbi müdahale edilmeden gerisin geri ceza evine gönderdiler .
Aynı günde hem karar verilip ağır cezaya çarptıtılıyorum  , hemde aynı günde şişle vurulup hastanelik oluyorum ve yaram bile sarılmıyor , sūikastlı bir hüküm kararıda denilebilecek mahkumiyet  durumda kaldım , bu durum 12 Eylül  Askeri derbeli Türkiyesinde Bana  olanlardır  .
İşkencelerimmi ?  saymakla bitmez ki Allah cc öldürmezse öldürmez 12 Eylül yüzünden birde sürgünleşip yani mültecilik hayatımda kış yaz sırt cantası umuzunda bir saz ne ev ne bark açıkta yatıp kalkmakla geçen günler .
Kolay değilki beş yıl kadar açıkta kalmak ,Üç kez geçe açıkta yattığım için donma tehlikesi geçirdim , bir defasında geçe  içinde barındığım naylon barınaktan uyanınca her taraf karla kaplıydı , bir yandan Kürtçe dilini yaşatma mücadelesi bir yandanda doğanın çetin koşullarında yaşama mücadelesini hep o aşk yüzünden hep o Kürtlük sevdası için çektim .
Şimdide İsviçrede Resmi belgelerim verilmiyor , ev sorunum kasıtlı var kılınıyor , 14 yıldır yasal haklarım gasp edilmiş verilmiyor vesayre , vesayre yani bu güne kadar hep Devletler bana mücadeleden çekil dercesine baskı ettiklerini gördüm  .
12 Eylül  işkencelerinden yaklaşık 26 yıl geçti yazsam ne olur yazmasam ne olur olan olmuş fakat sırası gelince soranlar oldu , inanın İsviçrede bile bunları anlatmamdan rahatsız olanlar çıktı , burdada bu konunun kapalı kalmasını ve duyulmamasını isteyenler çıktı , her halde ucu kendilerine değer korkusu vardı sanıyorun , hem sol düşünceli kalemler hemde humaniterler  vardı .
Zaten meslekten gezateci olanların çoğu , Beni gördükleri vakit herhālde seferberlik akıllarına geliyorki , tenime İnsanlık sayfası adına yazı yazmayı değilde kalemlerini gözüme sokacak pozisyon arıyorlardı , Alaylı gazetecilerden  tanıdığımda çok vardı , çoğu Kürt idiler fakat Benide bir Kürt olduğumu bildikleri hālde siyasetleri gereği kendi yelpazesinde uçan kelebekler gibi , neresi yaşanabilir ortamlarını gözete , gözete yayaıncılık ediyorlardı .
Ben bunları çok kez  yaşadım , anlattım ne diye yayınlanmadı ? Okuyanınız ve malūmatı olan varmı sayın ziyaretciler ?
İnternet sitemde bunların yayınlanmasını istemeyen bizzat İsviçrelilerdende  çıktı , sanki 12 Eylülül mirascıları gibi  ...imişlercesine kem kom edenlerde oldu ,  pkk adını kullanan aslında PKK lı olmayan  PKK yı karalayacıların saldırısına bile uğradım .
Sayın  A . öcalana Süryedeyken Avrupada şartlar olgunlaşmamış , gelemezsin diyenlerdende karşı duruşlu olanlar banada aynı tutumu sergileyenler çıktı , VAY be Altın hilāl uyuşturucuları için Avrupada şartlar olgunlaşıyordu müsaitte olabiliyordu (!)
Gençliği vahşetlerden korumaya kalkan , Aile yuvalarının yıkılmasına sebep olunmaması için  , İnsanlığa ısdırap çektiren durumlara dur demek isteyen ben gibileri içinde şartların ham ve olgunluğundan dem çekenlerin martavallığınada inanıyorlar !..
Kim bu deyeşi demiş ise Allah  cc ondan razı olsun !..
DOĞRU  SÖYLEYENİ  DOKUZ  KÖYDEN  KOVARLAR
Allah cc doğruluktan mahrum etmesin. ( Hepinize özgür dolu hayatı dilerim )
Nebi güler
Saygılarım ile        25 Haziran 2006




Hey SEVĞİLİ !..
Duydunmu köye jandarmalar gelmiş
Beni  ...
Beni sorup arıyormuşlar ,
al bu emanetim sende kalsın ...
Başıma bir iş gelirse , kaldığım yerden devam et , veya ettir ettire bildiğn kadar !..
Çünkü sende dememiş idin ?
gözü yaşlı birini görünce  
ve hıçkırık seslerni duyunca ...
sanki kendimi işkencede hissediyorum !..