AGORA KÜLTÜRÜ !..

Agora denilince , eski Helen yani bugünkü Rumlar , veya Yunanlılar akla gelirsede  , Bence eski Anadolulu halklarınında azda olsa bu kültürde payları vardır .
Agora kültürünü  köşe yazısı kadar kısa bir yazı ile elbette dile getirilmez , o kültür başlı başına çok geniş ve yaygın  bir kültürdür , Pazarcısından  müşterisine kadar olduğu gibi birde Tiyatro , sanaatın bahçesi gibi özellikleri var .
Agorada kültürün geliştiği alanlar genellikle tarihi ipek yolu üzerinde o güzergahta kurulan antik yerleşim alanlarında daha sık ve belirgindir .
Hemen her antik kalıntıda gördüğünüz  daire  biçiminde  dev yapılarda oturma yerleri var bu yapıların alt kısmı düzdür orada gösteri yapanlar hünerlerini sergiler, sanaatın çiçeklerini , güllerini orada izleyicilere sergilerler imiş ayrıca pazar yeri olarakta kullanılrımış .
Helenler bu işe  tarihi bulgulardan anladığıma göre milet bu günkü adı Balat köyü diye bilinen yerden  başlamaılar , Milet antik tarihinde pek çok kolonisi varmış , bu koloniler  hemen hepsi ticaret amaçlı imiş ve bu ticaret yerleride hep deniz kenarındaki yerleşim yerleri imiş.
Yani tarihi ipek yolundan yük hayvanları ile getirilen sevkiyat malları denizde taşımacılıkta en çok miletli koloniciler ile sürdürülmüş oluşu , Agora kültürü zenginleşmiştir , yanlız mal ticari eşyası değil sanaat , hüner , kültürel etkileşimde doğulular ile batılıların buluştukları yerler imiş .
Agora kültürü bu günkü fuarlar  gibi desekte yine o kültürü benzetmeyle ifade yetersizliği olur , Tarihi ipek yolunda her handa veya antik tiyatrolarda sanaatta , hünerde , ilin , bilgi alış verişinde , pazarcılıkta eski adı bezırgāncılıkta yanlız Helenler  yani bu günkü Rum halkı yoktu çünkü tarihi bulgular bu kültürde hem doğulu hende batılılar vardı diyen tarihi ipek yoludur .
İşte kürtçe sözcükler Bazar = Pazar ve diğerleri bu gibi yollarla batıya ve doğuya intikal ettiğini saymak  mantıkcılıktır , Bu sitede
www.elat.ch Leksikoloji menüde pek çok sözcük örnekleri sunulmuştur , Bazergān kültürü veya agora kültürü bir yabancı kültürdür, bu kültür hangi yabancınındır diye sormaya  gerek yok  o Sen ve Ben  yani hepimiz tüm halklar denektir .
Ben Atinadayken azımsanmıyacak kadar pantoslular vardı yani Lazlar vardı bazı lazlar bana dayı oğlu derlerdi , sorduğumda Kendi Tarihi  Anneleri Kürt imiş bundan dolayı Lazlar kürtleri dayı oğlu olarak görürlermiş , Atinadakilerin  anlattıkları gibi ayrıca buna benzer açıklamalarıda Ben hapisteyken bir mahkûm arkadaş Lazda anlatmış idi .
Yunancada agorada denilen antik tiyatrolar artık günümüzde nadiren o yerler sanaat ve pazarcılık için hizmet verirsede o kültürün halkı eski geleneklerini hiçmi hiç terk etmemişler , Ben  Atinadayken  bunu defalarca gördüm ,  gösteri yapan sokaktayken gelip geçen Atinalılar göstrerinin kalitesine göre gösteri yapanın çevresine birikirlerdi .
Bu birikmenin adı edebiyatta  Agora adını alıp yani agora demek halka veya daire olmak biçiminde biriken İnsamlara denilirsede bu ad bununla sınırlı bir isim değildir , çok eski bir kültür adı olduğu için farklı mekānlarada o isim takılır .
Özetle Agora bu demektir biriken halk demektir , Atinada bir sanaatcının sanaatcı olup olmadığını işte bu biriken halk karar verir olduğunu gördüm Atinada ve diğer şehirlerinde , yani hüner sergileyen birini etrafı halkalanmış İnsan birikirse o gösterici sanaatcı olma vasvıfını elde etmiş sayılır .
Gerek yok sınava katılmaya jüriside , heyetide hepsi biriken halktır onlar birikince artık o kişi sanaatcıdır bu kişiye mecazen  sanaat diplomasını veririler ve bu hāl ile imzalarını atarlar , Sordum ya biri kiralık kişileri başına toplarsa onadamı sanaatcıdır dersiniz dediğimde  Atina halkı bunu  bilir  bunun farkına varır dediler . 
Atinanın Akrapolis sokaklarında kenarda köşede kahveler vardır eger bir çay veya kahve molası verseniz o kahvelerin birinde her beş on dakikada bir çalgıcıyı görme olanağı vardır , Benim Atinada kaldığım zamanlar öyleydi ya bir klarnetci ya bir darbukacı ya bir buzikici veya bir gitarcı sokak sahnesinde idiler .
Bir gün Yine Atinada gezerken bir köşede yaşlı bir kemancı gördüm , kemanı eski kırık dökük yanlız tellerini tutan eşik ve burgular sağlamdı altmış veya yetmiş yaşlarında , durdum yanında o habire yayını kemana çekip tam anlayamadığım sesleri çıkarıyordu .
Yaşlı kemancı  durdu  bana yaklaştı Rumca
= Kimsin ? dedi Bende kim olduğumu söyledim o
= Sen türkçede biliyorsundur ? dedi  bende elbette biliyorum dedim o sokakta biriktirdiği paradan  elli drahmi verdi ve dedi .
= Ta orda bir kahvehane var git oraya benden bir şekerli kahve iç , dedi .
Ben parayı almadım o ise üsteledi anladım yanlız kalmak istiyordu kibarca beni uzaklaştırmak için kahve ısmarladı ve ben gittim .
Atinada bir çok kez o yaşlı kemancıyla karşılaştım her defasında bana bir şekerli kahve parası verirdi , elinde bazı naylon torbalar içinde herhalde dışarda kaldığı zaman ihtiyacı olan şeyler vardı , bir gün elinde bir çakı keman teknesi oyuklaştırıyordu herhalde eskiyen kemanına yeni bir keman teknesi yapacaktı .
Selāmlaştıktan sonra
=  Sen epeydir Atinadasın iyi sazda çalıyorsun fakat evin barkın yok  kışlar soğuk  ben dışarda kaldığım zaman yarım şişe uzo içerim o beni ısıtır donma tehlikesi olmaz sende içermisin ? dedi Ben hayır biraz sofuluk var öyle şeylerden uzağım diye yanıtladım .
O kişi bana Agora hakkında bilgi verdi ve dediki Atinada bir göterici eger sokakata göteri yaparsa ve halk etrafına çenberleşip birikirse bu durum birkaç kez devam ederse o kişi sanaatcıdır ona  her Atinalı saygı duyar ve selâmsız bırakmazlar hemde parasız .
Seni çok kez gördüm etrafın Her defasında Agoraydı bir elin sazda ayaklarında tef ve zillerde Atinaya sen gibisi gelmedi  inan bana , dedi .
Bu yaşlı kemancı giysileri çok eskiydi kir içindeydi bakanı olmadığı her hālinden belliydi  , gülerek bana
= Sen benden hiç aciz olyor gibi değilsin , oysa beni görenler bir kaç metre öteden geçer pis kokuma tahamülleri yok , dedi .
Bende sordum neden biraz suyla sıkca tanışsan olmazmı dediğimde o bana
= Kiniklik bana huzur veriyor dedi
Kiniklik nedir dediğimde  o
= Kiniklik ; Köpek gibi ama sahibi olan köpekler gibi değil , sokaktaki köpek gibi yaşamaktır . dedi
Kinikliği ondan öğrendim  o yaşlı kemancı bana eger ben pak ve temiz olsam suların yıkayamayacağı kirlere bulaşırım , Agoralaşırlar benimde etrafımda ,dedi .
Bende nasıl yani ? o devamla
= Sen Kürtsün sahibin olsaydı bu hālde olmazdın , Radyo ve Televizyondakiler senin çeyreğin bile olamaz , Her İnsanı İnsandır diye ela almam , kimi hayvandan beterdir , kiminin kiri bu üstümdeki kirlerimden daha pis iğrenctir , Kendine dikkat et sen bu güne kadar tanıdığım kişilere benzemiyorsun , diye  daha başka şeyleride sıralayıp anlattı .
Sıraladığı şeylerin içeriği bana bir değil binlerce dersler verdi , Atinadan daha büyük akıl vardı o sokaktaki kemanda , dış görünüşünde hiç o sözleri söyleyecek birine benzemiyordu ,tüm Atinalılar onu tanır fakat akıl edip ismini ezberleyemedim 17 yıl kadar geşti aradan adı Kıristo vey Kosta gibi olsa gerek .
Ben tam Runca bilmiyordum isede onunla sanki anandilimi konuşur gibi anlaşıyorduk , Atinada  agora kültürünün yaşatılması bir etkinlik anlayışı gibi değil o şehrin halkı zaten kendi özlerinde , kendi benliklerine sinmiş vardı her insanın bir agora yanı vardı , agorayı güncel yaşantılarında hiçmi hiç eksik etmemişlerdi , sanaatcıya olan sevgileri sözde değil  fiilen göterirlerdi dostluklarını .
Bir göterici sokakta hüner sergilese  çevresine birikirler , para yağmuru yağar , hatta bazen birikenlerden trafik bile aksardı , Ben çok kez başıma birikenlerden şehri ve sokağı göremezdim , agorada birinci olduğumu dile getirlerdi .
İşet agora demek günümüzdeki agora bu demektir , yani  Atinada bir gösteri izlenirken  göstericinin başına yine o eski Helenli Ataları gibi agora olurlardı , o antik kalıntıların tiyatrosuna hiç gerek görmeden , sanaata kiymet verişlerini gösterilerdi , hemde agapo , agapo diye , diye . 

SEVGİYLE KALIN
Şah ozan piger  5 / 9 / 06