Hiqyat   ve Felsefe !..

Felsefe adı henüz tanınmadan felsefeye benzer ve felsefe gibi  sayılan  söylence  ( mitoloji )  tarihinde  bilginin düzeyi bu günkü kadar gelişkin olmadığı için  , o  dönemdeki felsefe gerçekten toplumları hem etkilemiş , ve  hemde erk bazında da , idari bir gereksinim sayılmıştır.
Felsefenin  geyesi bilmek bilinen bilgi ile yaşamaktır ,  felsefe ; kişilerin ruh halini ,ve psikolojik bilgisini bilmek  işini  hep öne çıkarıp ,ekseriyetle kişi üzerinde yoğunluk gösterir .
Tarihin helenistik cağında yol boylarına , kilometre taşı gibi dikilen  Kendini bil öz deyişi , o dönemdeki felsefenin ne boyutta olduğunun bir kanıtıdır .
Kendini bil öz deyişi , herhâlde o zamanları zor  bilinmesinde  yetersizlikler olduğu için israrla onu dile getirme ve öğretme üzerinde durmuşlar .
Fakat  bence hiç bir zor tarasfı yoktur  Kendini bil özdeğişinde , asıl zor olan  kendini bilipte bildiğini  tutmak yanlızda olsa onu yaşamaktır , ve bilgiyi yaşatmaktır .
Bilmek  , ve tutmak  , ama nasıl tutmak , bilineni sevmek , ona sadık kalmak nasıl başarılır , Ben aklının bana  bilmeyi , Ruhumun bana can verdiğini , bedenim  yaşamıma temel olduğunu , Aklıma zararlı şeyleride biliyorum , bedenime  faydalısı ve zaralısı şeyeride , fakat bunların hepsini bildiğim halde,  neden bilgiye sadık değilim ?
Beni bilgiye sadık kalmamı alı koyan nedir ?..  yoksa bugüne kadar bilinmeyen bir şeymi bizi bilgiye sadık kalmayı engelleyor  ?..  Bilinen  ise  o nedir tarifi nasıldır ?
Bana ,o iradedir demeyin  , idare  İnsana soradan ; şu veya bu şekilde öğretilerek telkin ekilmiş , İstenc insanın  öz doğasıdır , belkide tözdür diye beni inandırmaya çalışabilirsiniz  , istenc vardır , irade doğamızda olsaydı onu önce istenc  içinde  aramalıydık .
İrade ;  bizi bizle şart koşulu , sonradan belli bir ergenlik yaşından sonra öğretilmiş taahamül veya sabır ile edimleri sürdürme şiarıdır .
Kendini bil özdeyişine salık veren onu  biliyorki ondan salık veriyor , Bilmek demek  bilinene hakim olmak , ona egemen olmak demektir , eğer bildiğine hakim değil isen , demek oluyorki daha onu bilmemişin yanlız bildiğini sanmışın ,
Bilen bilinenden üstündür .
Biz kendi  dışımızdaki  , İlāhi yazgısı olan bir güç tarafından bilgiye sadık kalmayışımız nedenidir diye  saymasakta , gerçekler ortada , biliyoruz ama , bilgimizi tutamıyor , sadık kalamıyor , ve o bilineni sürdüremiyoruz .
Bilme sevdası bize yanlız iyi olanı , temiz ve pak olanı değil  , zıttı olanı da öğretiyor  , veya öğrendik sanıyoruz ve sonunda merhum sokrates gibi  Bu güne kadar bildiğin tek şey , hiç bir şeyi bilmiyor oluşumdur gibi demesekte , kendimizi inkar etmiş oluyoruz  .
Hâl böyle iken  ,eski tarihe baktığımızda Kafası hayvan bedeni insan  ,veya kafası insan bedeni hayvan , tasvirleri  saraylarda taştan sıtunlar üzerinde kralın  , veya erkin azametini , veya aşağılayıcı , hakaret  içerikli  tasvirlenmiş yontuların neresinden bakarsa bakılsın  onlar bir felsefedir .
Hiqyat felsefi bir  deyimmidir ?  Hem evet hem hayır , neden ? çünkü Hiqyat geleneğinde tabirleme , tasvirleme yanında , olduğu gibi tarihi bir konuyu bir kıssayı bir menkıbeyide anlatanın anlatısınada hiqyat denilir .
Roman nedir ? Bence roman  bir hayel ürnüdür , bazı gerçeklerde içinde bulunsada neticede hayelsi içeriğinden ayrı bir māna verilmez romanlara , bunun bağlamında Roman bir tür Hiqyattır .
Ben bu sitede  Edebiyat bölümünde  Hiqyat geleneğini tanıtırken  zaman , zaman  ifade için  bir toplumda , bir cemaatta  , ister vaiz ister irşatların başka bir öğreti biçiminde  , anlama , kavratmaya yönelik her  türlü irşad , ele ve dile alınış biçem benzetmelerde , hiqyat adı altında olur .
Hiqyatın manāsı çok geniş   eser , yapıt gibi anlamlarıda vardır , Roman kitaplarına da  hiqtat denilebilinir .
Felsefe ise bunu insana  uyarladığı yanında birde doğayı , varlığı  yani insanın dış dünyasınıda bilmek  içinde  kullanılan bir kelimedir .
Hiqyat ;   tıpkı felsefe gibi  , nasılki felsefe  felsefeci tarafından anlatılınca felsefe oluyorsa , anlatmadığı zaman  olmuyorsa , hiqyatta böyle dir .
Tarihi irdemek veya insana dair  derleme , Tasvir , tabirlerle  içirikli bir kelimedir hiqyat  ,
tasvir ve tabirler  konulrını hep hiqyat anlayışı içinde  tutar ,  buraya kadar felsefeyle doğrudan ilişkilidir , Yani hiqyat  felsefe yaparak yürür.
Bu hiqyat geleneği  Tanrıcalar  çok tanrılı dinler tarihinde  Mezepotanya tanrıcaları
daha  sonra helenistik tanrıcaları olurken  ister istemez aynı kültle birlikte hiqyat geleneğinide taşındı heleistik ve diğer  kültürlere dahil edildi .
İnsanın olduğu her yerde yanlız mezepotanyada değil  her yerde insan , ve felsefe vardı inancındayım , belki ismi felsefe değil idi , veya hiqyat  değil idi , ama mutlak başka bir isimle felsefe vardı ,  yok olsaydı insanda olmazdı .
Yani felsefe daha milet , pırine , efes ve dolaylarında başlamadan çok önceki asırlarda hiqyat geleneği  vardı .
Kafası hayvan  bedeni insan  , veya kafası insan bedeni  hayvan  figürler  doğrudan doğruya hepsi hiqyat edile , edile  bir ifade tarzına  getirilmiştir . 
Doğanın sırlarını  , tabiatın gizemlerini , hiqyat etmişler cağlar öncesi , örneğin Cemre inanci  ısının mart ayı başlarında önce havaya , sonra suya , ve toprağa düştüğüne ve  Temmuz söylencesi Gılgameş destanında doğa , ve tabiat olayları  hep hiqyat anlayışı ile yapılmıştır .
Gılgamışın yazarı kürt asıllı olduğunu okudum , fakat ne derece doğru olduğunu daha tam anlamış eğilim , Gameş kürtçede Manda , Camız , Su sığırı hayvanının ismidir .
Ezdi dininde ölüm diye  son yoktur inancı , insan hayatı , Ölüm denilen şey bir değişimdir  ( metemorfoz) olur .
Oysa  merhum Sokrateste başka yolun varlığını değil , aynı ezdi inancındaki gibi metamorfoz  öğretisini öğretmiş .
Kürt  tarihi yok demek için , önce o milletin yoklukta olması gerek , bir millet varsa tarihide olmalıdır .
Gutiler, Kasitler, Huriler gibi olan isimlere  kürt tarihini laik bulmayan çıksada Onbinlerin dönüşü Yunan tarihindeki Kardukların , bugünkü Kürtler olduğuna ittifakla inanıla gelinmiş oluşu ortadadır .
Kısacası kürtlerin yaşamında felsefe vardı  zaten en eski dinlerin varlığı  modern felsefede  eski  idealar  adıyla , yeni dinlerde batıl inanc tanımlanması ile irdelenirken filazoflar geçmiş dönemin felsefeleri  mantığı ile yorumluyorlardı .
Modern felsefede , Din getiren Peygamberler   bir tür Filazoflar sırasında ele alınır , ve onlara Peygamber demezlerde vardır , yani onlarda Filazoftur , ama filazofların İdealist olanlarıdır .
Kürt cuğrafyası kadar Din ve Peygamber çıkaran başka bir coğrafya daha yoktur , başka bir değişle dünyanın en çok filazoflu coğrafyasıdır Kürdüstan .
Hiqyat geleneği yanlız kürtlere mahsus bir bakış açısıda değildir , Mezepotanya genelinde benzer durunların varlığı , Arkolojik bulgulardan anlıyıruz .
Medeniyetin beşiği olan yerde ne olmazki ,insana dair bugün ne varsa , o zamanda benzer şeyler vardı , felsefe için , veya başka bir uygarlık için , hiç bir millet yek pare ,tümüyle herşeyin kendi buluşları olduğuna kanmamalıdır .
KÜLTÜR   KÜLTÜRÜN  PAYANDESİDİR
Sevgiyle kalın !..
***************************************

YARDIMA İHTİYACIM VAR LÜTFEN YARDIM EDİN 


Ya bana bir şey öğret , veyahut benden bir şey öğren , faydasız şey için yaşama !..
İSVİÇREDE HUZURUM YOK
UYUŞTURUCU ile Hırsızlık aynı akımlar ortak davranıyorlar , Beni hedef sectikleri ve hiç bir yasal bağlamları yok tümüyle keyfiyet sürüyor.
Beni bir ülkeye kabul edin İSVİÇRE gibi bir ülkeye sığnmak  istiyorum
Sayğılarım ile Nebi Güler

tel 0617413086
Adıres Nebi Güler
Herr hauptstrasse 22
4204  Himmelried



Nebi  Güler
FERHENG www.elat.ch